Renkleri Duyabilen Adam Neil Harbisson, 11 yaşına kadar sadece gri tonlarını görebildiğinin farkında olmayan bir bireydi. Aslında, nadir görülen bir hastalık olan ‘akromatopsi’ yani renkleri algılayamama teşhisi konduğunda ise diğer insanların dünyayı kendisinden farklı algıladığını öğrenmiş oldu. Bu teşhis sadece onu değil çevresindeki herkesi şaşırttı, ancak en azından sorunun kökenini anlamak mümkün oldu. Tıp uzmanlarına başvudular ancak fayda etmedi. Uzmanlar, bu hastalığın tedavisinin ne yazık ki mümkün olmadığını ifade ettiler. Peki Neil Harbisson nasıl Renkleri Duyabilen Adam olarak anılmaya başlandı? Bu bir kelime oyunu değil, Neil gerçekten renkleri duyabiliyor ve hatta bize tarif edebiliyor! Siborg teknolojisi ile mümkün hale gelen bu durum, bilim dünyasının bu teknolojiye daha da yoğunlaşmasına yol açtı…
Siborg Teknolojisi ile Renkleri Duyabiliyor
16 yaşına geldiğinde, resim eğitimi almaya karar veren Neil, özel bir öğretmenden yardım almaya başladı. Neil o günleri anlatırken, öğretmenine durumu açıkladığında aldığı ilk tepkinin, “O zaman burada ne işin var?” olduğunu belirtiyor. Ancak Neil ısrarcı oldu ve renklerin ne olduğunu anlamak istediğini ifade etti.
Neil, resim eğitiminde sadece gri tonları üzerinde odaklanan; sadece siyah ve beyazın kullanıldığı resimler çizdi. Genellikle figüratif resmi tercih etti. Böylece, diğer insanların gördükleriyle kendi görüşünü karşılaştırmaları için, görebildiklerini aynen resme dökmeye başladı. Bununla birlikte araştırmalarına hız kesmeden devam etti ve tarihte birçok insanın renklerle ses arasında bir ilişki kurduğunu öğrendi.
Siborg Kavramı Hayatını Değiştirdi…
Plymouth Üniversitesi’nde okuyan Neil, Adam Montandon’un sibernetik dersine katıldı. Bu ders esnasında, renkleri görmesini sağlayacak bir teknoloji geliştirip geliştiremeyeceğini sordu. Montandon, bu yardım isteğine kayıtsız kalmadı. Asıl olay işin yazılım boyutundaydı, çünkü herhangi bir rengi sese dönüştüren bir yazılım geliştirilmesi gerekiyordu ve bunu başardı.
Bu siborg teknolojisi sayesinde Neil, renkleri duyabilmeye başladı. Yani, renklerin yaydığı frekansı duyarak seslerin ne kadar tiz olduğunu algılamaya başladı. Bu yenilikçi teknoloji, ona renkleri deneyimleme imkanı sağladı ve hayatını büyük ölçüde değiştirdi. Bu deneyim, siborg teknolojisinin bireylerin yaşam kalitesini artırmayı hedefliyor. Ayrıca, bunun için nasıl kullanılabileceği konusunda ilham verici bir örnek teşkil ediyor. İfadelerine göre, kırmızı rengin frekansı Fa ile Fa diyez arasında bir nota. Bununla birlikte en düşük frekanslı renk ise kırmızı. Renkleri algılayabilien Neil, benzer problemler yaşayanlara umut ışığı oldu.
Futuristpanda olarak sizler için bu içerikte siborg teknolojisi hakkında bilgilere yer verdik. Eğer bir simülasyonda yaşıyorsak onu hackleyebilir miyiz? Içeriğimizi de okumak isteyebileceğinizi düşündük! Bilimle kalın…
More from Geliştirilmiş İnsan
Siborg Teknolojileri Etik Mi Değil Mi?
Yakın geçmişte yalnızca bilim-kurgu eserlerinde karşımıza geçen siborg teknolojileri gün geçtikçe daha da ilerliyor. Bu ilerlemelerin sonucunda ise bu teknolojiler …
ÇOK ÖNEMLİ 6 YENİ TEKNOLOJİK EĞİLİM
Google’ın üst düzey yöneticilerinden ve temsilcilerinden olan Eric Schmidt gelecek hakkındaki görüşlerini 6 maddede Los Angeles’ta düzenlenen Milken Institute konferansında katılımcılar ile …
AKILLI ŞEHİR PLANLAMASI İLE GELECEKTEKİ PANDEMİLER ENGELLENEBİLİR
Covid-19 krizi, şehirlerin nasıl tasarlandığını yeniden düşünmek ve onları hastalıkların yayılmasını önlemek amacıyla daha donanımlı hale getirmek için büyük bir …